(TURKISH JOURNAL) – Ece Yılmaz Günaydın – New York’un bitmeyen enerjisi geçtiğimiz hafta bir kez daha moda dünyasına damgasını vurdu. Yılda iki kez gerçekleşen Coterie fuarı, dünyanın birçok yerinden gelen binlerce tasarımcı, marka ve firmaları aynı çatı altında buluşturdu.
Fuar, sadece bir ticaret platformu değil, aynı zamanda New York’un temposuna moda
coşkusunu katan bir buluşma noktası. Fuarda dolaşırken hem yeni trendleri görmek hem de sektörün geleceğini hissetmek mümkün. Coterie, yalnızca yeni koleksiyonların tanıtıldığı bir alan olmakla kalmayıp, aynı zamanda tekstil materyalleri ve sürdürülebilirlik alanındaki gelişmeler hakkında da fikir verdi.
Geri dönüştürülmüş elyaflar ve yenilikçi kumaşlara ilgi büyüktü. Aynı zamanda
dayanıklılık, fonksiyonellik ve etik değerlere de önem verildigi de dikkat çekiyor.
Yeni nesil tekstil üretiminde ”traceability” (İzlenebilirlik), yani bir teksil ürününün
hammaddeden nihai ürüne kadar, tüm tedarik zinciri boyunca izlenmesi ve belgelenmesi
sistemi, önem kazanıyor. “İzlenebilirlik”, etik üretimi, tüketici güvenini ve yasal
gerekliliklerin yerine getirilmesini de beraberinde getiriyor.
Fuarda Türk markaları da , dikkat çeken ve etkileyici bir performans sergiledi.
Tasarımdaki özgünlükleri, kaliteli kumaşları, şık çizgileri ve kusursuz işçilikleriyle
ziyaretçilerin dikkatini çektiler. Birçok firma, Türk tasarımlarını yakından inceleyerek yeni
iş birliklerinin ilk adımlarını attı. Bu ilgi, Türkiye’nin tekstil ve hazır giyim sektöründeki
teknik altyapısının ve üretim gücünün uluslararası pazarda ne kadar değerli olduğunu
bir kez daha gösteriyor.
Moda, tasarımla birlikte, doğru malzeme seçimi, sürdürülebilir materyaller, üretim
teknikleri ve inovasyonla birlikte gün geçtikçe daha da anlam kazanıyor.
Coterie’de edindiğim izlenimle, 2026 modası sadece şıklık değil; bilinçli ve doğaya
saygılı seçimlere odaklanacak.
👏👏👏