(TURKISH JOURNAL) – Psikolog Serhat Çıkman – Bir çocuğun başka bir çocuğa gülümsediği, oyuncağını paylaştığı ya da sırada beklerken arkadaşının hakkını gözettiği anlar… Tüm bu küçük jestler, aslında “akran nezaketi” dediğimiz büyük bir sosyal gelişimin yansımalarıdır
Peki, çocuklar bu inceliği nasıl öğrenir? Ve neden bu kadar önemlidir?
Çocuklar, sosyal becerileri çoğunlukla gözlemleyerek öğrenir. Aile içi etkileşimler, okul ortamı ve en önemlisi de akran ilişkileri, onların dünyayı anlama biçimlerini şekillendirir. Nezaket, bu ilişkilerin kalitesini belirleyen temel yapı taşlarından biridir.
Özellikle okul öncesi ve ilkokul dönemlerinde çocukların sosyal çevresi genişledikçe, farklı karakterlerle karşılaşmaları artar. İşte tam da bu dönemde, empati kurma, sırayla konuşma, paylaşma ve özür dileme gibi davranışlar büyük önem kazanır. Çünkü nezaket, sadece “iyi bir çocuk” olmanın değil, aynı zamanda duygusal zekânın, problem çözme yetisinin ve sağlıklı iletişimin de temelidir.
Akran nezaketi, çocuklara sadece dışa dönük davranışlar kazandırmaz. Aynı zamanda kendilik algılarını geliştirir. “Ben değerliyim” ve “Karşımdaki de değerli” bilinci, özsaygı ve saygı arasında sağlıklı bir köprü kurar. Bu da çocukların hem sosyal ilişkilerinde hem de akademik hayatlarında daha başarılı ve mutlu bireyler olmalarını sağlar.
Ebeveynlere ve eğitimcilere bu noktada büyük görevler düşer. Çocuklara nezaketi öğretmenin en etkili yolu, onlara model olmaktır. “Teşekkür ederim” demek, göz teması kurmak, dinlemeyi bilmek gibi küçük ama etkili davranışlar, çocukların bilinçaltında büyük yankılar uyandırır. Ayrıca, çocuklar arasında yaşanan küçük çatışmalarda hemen çözüm üretmek yerine, onları birbirlerinin duygularını anlamaya teşvik etmek, akran nezaketinin tohumlarını atar.
Unutmayalım ki, bir çocuğun başka bir çocuğa nazik davranması; sadece bir davranış değil, gelecekteki toplumun temellerine atılmış bir tuğladır. Ve bu tuğlaların sağlam olması, hepimizin sorumluluğudur.