NEW YORK (TURKISH JOURNAL)- ABD’de uzun yıllardır yabancı girişimciler, yatırımcılar ve e-ticaret şirketleriyle çalışan vergi uzmanı Samet Oynamış, hem kendi kariyer yolculuğunu hem de 2026’ya giderken iş dünyasını bekleyen vergi trendlerini anlattı.
— ABD’de vergi ve muhasebe alanına girişiniz nasıl oldu? Bu alanda uzmanlaşma süreciniz nasıl şekillendi?
Aslında eğitimim ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi. Üniversite döneminde Work and Travel programıyla ABD’ye gelip ilk uluslararası iş deneyimimi yaşadım. Bu süreç, Amerika’da kariyer yapma fikrinin temelini attı. Ardından tekrar ABD’ye gelerek Birleşmiş Milletler’de staj yaptım ve sonrasında ABD’de özel bir bankada çalışarak finansal sistemin işleyişini yakından tanıma fırsatı buldum.
Bu deneyimler sırasında göçmenlerin en çok zorlandığı alanın ABD vergi sistemi olduğunu fark ettim. Basit bir form hatası bile insanların binlerce dolar kaybetmesine yol açabiliyordu. Bu hem adaletsiz hem de doğru bilgiyle kolayca çözülebilecek bir problemdi. IRS nezdinde Enrolled Agent olarak lisanslandım ve uluslararası girişimcilerin vergi planlaması ile şirket yapılanmalarına odaklanan bir yapı kurdum.
— Bugünkü uzmanlık alanınızı nasıl tanımlarsınız?
Kısaca şöyle özetliyorum:
“ABD’de iş yapan veya yatırım yapan girişimciler için vergi planlaması, uluslararası şirket yapılanması ve uyum süreçleri.”
En çok gayrimenkul yatırımcıları, e-ticaret şirketleri, yazılım ve kreatif ajanslar ile göçmen vizesi süreçlerine hazırlanan girişimcilerle çalışıyorum. Özellikle çok uluslu gelir akışları, şirket türü seçimi (LLC–C-Corp), çifte vergilendirme ve uzun vadeli vergi stratejileri ofisimin ana konusu.
— ABD’de vergi sistemi hayli karmaşık. Yatırımcıların en çok zorlandığı noktalar neler?
İlk sırada kesinlikle eyalet bazlı kurallar geliyor. Federal sistemi öğrenmek kolay, fakat 40’tan fazla eyaletin kendi sales tax kuralları ve “economic nexus” eşikleri var. E-ticaret yapan birçok şirket farkında olmadan bir anda çok sayıda eyalette vergi mükellefi hâline gelebiliyor.
İkinci büyük alan gayrimenkul satışlarında uygulanan FIRPTA stopajı. Yabancı yatırımcı evini sattığında, satış bedelinden %15’e kadar kesinti yapılabildiğini çoğu kişi satış gününde öğreniyor.
Üçüncü konu ise şirket türü seçimi. “Herkes Delaware C-Corp açıyor” mantığı bazen yatırımcıyı avantajlı değil, aksine daha maliyetli bir noktaya götürebiliyor.
— 2024–2025 döneminde öne çıkan vergi değişiklikleri neler?
Enflasyona bağlı artan dilimler ve yükselen standart indirimler, orta gelir grubunun yükünü bir miktar hafifletiyor. 2024–2025 düzenlemeleriyle birlikte bazı sektörlerde tip gelirlerinin ve belirli koşullardaki overtime ödemelerinin vergi dışı bırakılması da çalışanlar için önemli bir avantaj yarattı.
İşletmeler açısından ise amortisman ve bonus depreciation tarafında yapılan düzenlemeler, yatırım yapan şirketlere daha güçlü bir vergi erteleme imkânı sağladı. Emeklilik planları, çocuk vergisi kredileri ve bazı geçici hükümler de güncellendi. Tüm bu tablo, iş insanları için yıl sonu planlamasını her zamankinden daha kritik hâle getiriyor; çünkü yanlış yılda yapılan bir harcamanın vergi etkisi artık çok daha büyük olabiliyor.
— Federal, eyalet ve yerel vergiler yatırım kararlarını nasıl etkiliyor?
ABD’de vergi üç katmandan oluşuyor: federal + eyalet + yerel.
Federal vergi herkes için aynı kader, ancak eyalet ve yerel vergiler haritayı tamamen değiştiriyor. Örneğin bireysel gelir vergisi almayan eyaletler yatırımcıya cazip görünse de, bunun karşılığında daha yüksek sales tax veya farklı ücretlerle bütçeyi dengeleyebiliyorlar.
Bu nedenle yatırım kararlarında tek bir vergi değil, toplam yük ve iş modeline uygunlukbirlikte değerlendirilmeli.
— Türkiye’den ABD’ye gelmek isteyen girişimcilere ilk finansal tavsiyeniz nedir?
Ben girişimcilere genelde şu 5 adımı öneriyorum:
1. Kişisel ve şirket finansal geçmişinizi toparlayın.
Türkiye’deki şirketinizin son 2–3 yıllık bilanço/gelir tabloları, şahsi gelirleriniz, banka hareketleriniz düzgün ve okunabilir olsun. Bu hem vize süreçlerinde hem de ABD bankalarında kredibilite için kritik.
2. ABD’deki iş modelinizi netleştirin.
“Bakarız” modeli burada yürümüyor. E-ticaret mi, hizmet mi, gayrimenkul mü, franchise mı? Her birinin vergi, lisans ve banka süreçleri farklı.
3. Doğru şirket türü & eyalet seçimi için danışın.
İnternetten şablon bir “Delaware C-Corp” ile başlamak kolay, ama yanlış yapı kurulursa sonradan düzeltmek daha masraflı olabiliyor.
4. En az 6–12 aylık nakit yastığı planlayın.
ABD’de şirket kurmak ucuz; ama iyi avukat, iyi bir finansal danisman ve uyum maliyetleri (yazılım, lisans, sigorta vs.) sandığınızdan yüksek olabilir.
5. Türkiye–ABD vergi ilişkisini önceden hesaplayın.
Çifte vergilendirme, stopaj, kar dağıtımı, Türkiye’deki şirketten ABD’ye fatura kesme gibi konular, iş başladıktan sonra değil, başlanmadan önce tasarlanmalı.
ABD’ye şirket kurarak gelmek isteyenlere en sık yaptığınız uyarı nedir?
“Şirket kurmak ABD’de gerçekten çok kolay; asıl önemli olan doğru yapıyla başlamak. En sık gördüğüm hata, sadece hızlı ve ucuz olsun diye rastgele bir eyalette LLC açmak. Oysa yanlış seçilmiş bir şirket türü veya yanlış eyalet, ileride banka hesabı açmaktan yatırım almaya, vergi yükümlülüklerinden yıllık uyum maliyetlerine kadar birçok sorun yaratıyor.
Özellikle yabancı girişimciler için banka gereklilikleri, Stripe–PayPal gibi ödeme altyapıları, eyalet bazlı raporlama zorunlulukları, franchise tax ve yatırımcı girişi hâlinde ortaya çıkacak hukuki–mali yapı tamamen birbirine bağlı.
Kısacası: ABD’de şirketi sadece açmak değil, doğru yapıda açmak; bizim işimizin en kritik parçası.
Doğru kurmazsanız, büyüme aşamasında gittiğiniz yolun yarısında duvara çarpıyorsunuz. Bu yüzden her zaman söylüyorum:
“Önce iş modeli ve vergi stratejisi, sonra şirket.”
Doğru planlama yapıldığında ise ABD, ölçeklemek için dünyanın en avantajlı pazarlarından biri hâline geliyor.
— E-ticaret yapan Türk şirketleri ABD pazarına girince hangi vergilerle karşılaşıyor?
E-ticarette en kritik konu sales tax. 2018’deki Wayfair kararı, eyaletlere “fiziksel varlık olmasa bile” belirli bir satış hacmi veya işlem sayısını aşan şirketleri vergi mükellefi yapma hakkı tanıdı. Bu nedenle birçok işletme, farkında olmadan birden fazla eyalette vergisel sorumluluk altına girebiliyor.
Ayrıca FBA depo kullanan şirketler, ürünlerinin bulunduğu her eyalette de nexus kazanabiliyor. Bunun üzerine federal gelir vergisi, gümrük yükümlülükleri, ürün bazlı regülasyonlar ve raporlama zorunlulukları eklenince, ABD e-ticaret pazarında kapsamlı bir uyum stratejisi kaçınılmaz hâle geliyor.
— ABD’de gayrimenkule yatırım yapan yabancılar için en önemli vergi noktaları neler?
Kira gelirinin nasıl vergilendirileceği, satışta uygulanan FIRPTA kesintisi ve estate tax (miras vergisi) riski yabancı yatırımcıların en kritik üç başlığı. Buna ek olarak, ABD’de eyalet ve county bazlı olarak değişen property tax oranları da yatırımın net getirisini doğrudan etkiliyor; bazı eyaletlerde property tax, yıllık kira gelirini bile aşabilecek düzeylere çıkabiliyor.
Bu nedenle doğru mülkiyet yapısı (kişisel, LLC veya şirketler zinciri), finansmanın kaynağı, property tax yükü ve ilerideki satış planı daha ilk günden tasarlanmalı. Gayrimenkulde alınan yanlış bir karar sonradan düzeltildiğinde hem çok daha maliyetli oluyor hem de bazı durumlarda tamamen geri dönülemez sonuçlar doğurabiliyor.
— Faiz politikaları ve enflasyon vergi planlamasını nasıl değiştirdi?
Yüksek faiz ortamı, “borçlanırız, gider yazar geçeriz” dönemini biraz geride bıraktı. Artık şirketler hem nakit akışını hem faiz yükünü hem de vergi planlamasını aynı anda düşünmek zorunda. Enflasyon nedeniyle vergi dilimleri ve indirim limitleri yükselse de, gelir–gider zamanlaması daha ince ayar gerektiriyor.
Bir de artan sağlık masrafları var. İnsanlar “madem sağlık pahalı, bari Health Savings Accountaçıp en azından vergisel avantajını kullanalım” demeye başladı. Yani ekonomik koşullar sadece yatırım kararlarını değil, sağlık harcaması planlarını bile şekillendiriyor.
— Son olarak, 2025 ve sonrası için ABD’deki vergi trendlerini nasıl görüyorsunuz?
2025 ve sonrasında ABD vergi dünyasını şekillendirecek birkaç önemli başlık var. Öncelikle, yönetimin değişmesiyle birlikte gümrük vergilerinin artırılması yeniden gündemde. Özellikle Çin ve bazı stratejik sektörlerden yapılan ithalata daha yüksek tarifeler gelmesi bekleniyor; bu da üretim ve tedarik zincirlerini yeniden konumlandırabilir.
Diğer taraftan, orta gelir grubunu desteklemek amacıyla vergi yükünün hafifletilmesine yönelik politikalar da sıkça tartışılıyor. Nitekim tip ve belirli overtime ödemelerinin vergiden muaf tutulması, hem çalışanların eline daha fazla net gelir geçmesini sağladı hem de birçok garson ve hizmet sektörü çalışanının gelirlerinin ilk kez “kayıt içine” girmesine yol açtı. Bu durumun ilginç bir yan etkisi de var: Düzenli gelir gösteren kişilerin krediye erişimi kolaylaştı; özellikle araç ve konut kredilerinde bu fark net bir şekilde hissediliyor.
Eyaletlerin sales tax alanını genişletme eğilimi ve dijital hizmetlerin daha fazla vergilendirilmesi de devam edecek. Enerji dönüşümü, elektrikli araç teşvikleri ve sürdürülebilirlik odaklı vergi kredilerinin de uzun süre iş dünyasının gündeminde kalacağını söylemek yanlış olmaz.
Özetle, 2025 sonrası için vergi dünyasında tek bir başlık yok; ticaret politikaları, çalışan gelirlerinin kayıt altına alınması ve eyalet bazlı dijital vergiler aynı anda şekil değiştiriyor. Bu nedenle iş dünyasında başarıyı belirleyecek şey sadece vergi oranı değil, değişen sisteme hızla uyum sağlayabilme kapasitesi olacak.


