Turkish Journal – Çocuk Psikoloğu Serhat ÇIKMAN
Anksiyete; bireyin hayat karşısında karşılaştığı tehlikeli durumlarda veya o
durumların oluşmasında duyulan korku, endişe olarak adlandırılır. Durum veya durumlar
karşısında ister bir olay ve olaylar silsilesi durumu olsun ya da olmasın bu durumlara karşı
kişi huzursuzluk, endişe, korku halinde kaygı bozukluğu meydana gelmektedir.
Çocuklarda da kaygı bozukluğu en sık görülen bozukluklardan biridir ve genellikle
6 yaşlardan başlayan bir rahatsızlıktır.
Belirtileri şu şekilde sıralanabilmektedir; huzursuz ve korku içinde yaşamak, uyku durumuna geçişte zorlanmak, duygusal bozukluklar, dikkat eksikliği ve odaklanamama durumu, yabancılık hissiyatı, hafıza sorunu, çarpıntı bunlardan bazılarıdır. Bu ruhsal belirtilerin elbette fiziksel yansımaları da olabilmektedir bunlar; fiziksel kasılmalar, karın ve mide ağrıları, mide bulantıları, vücutta tırnak yeme durumu gibi belirtileri de yansımalar arasındadır.
Çocukta bu durum, çocuğun gelişimsel dönemler içerisinde çocuğa karşı yapılan baskılar, fiziksel veya psikolojik şiddet, çocuğu yalnız bırakmak ve bırakılan yerin olumlu uyarıcıların olmama durumları (ışık, lamba), okul çağındaki çocuklarda ise bu durumun kaynağının temel etmenlerinin en belirginleri çocuğun akademik başarısında çocuğa yapılan baskılar, okuldaki yaşam kalitesinin oluşturulamaması, güvenli alanın sağlanamaması gibi etmenler çocuktaki kaygı bozukluğunun oluşumunda büyük etki bırakır. Çocuğunuzdaki kaygı seviyesini dengelemek için; çocuğunuzda oluşan korku kaynaklarını bulup ortadan kaldırmanız gerekmekte, korku kaynakları ile yüzleşmesini sağlamanız gerekmekte, çocuğunuza hatanın yapılabileceğini ve kusursuzluğun mevcut hayatta olmayacağını yaşına hitap edilecek konuşma şeklinde dile getirilmeli, olumlu durumlara odaklanmalı ve çocuğun hem fiziksel hem de ruhsal olarak rahatlayacak aktiviteler gerçekleştirmek gerekir. Tıbbı olarak ise bir uzmandan yardım alınmalı ve bu tedavi süreci ebeveynler olarak desteklenmelidir. Tedavi edilmediği takdirde bireyin hayat kalitesinde düşüş meydana gelir. Kaygı bozukluğunun ilerleyen serüveninde ise kaygı bozukluğunda kriz, panik atak, kalp hastalıklarının tetiklenmesi gibi çeşitli sorunları beraberinde meydana getirir.
Kaygının seviyesine bağlı olarak kronikleşme ve kalıcı olma ihtimali yüksektir
Kaygı bozukluğunun 8 alt türü bulunmaktadır bunlar; yaygın anksiyete bozuklu, obsesif
kompulsif bozukluk, panik atak bozukluğu, fobiler, travma sonrası stres bozukluğu sosyal
kaygı bozukluğu şeklinde bilinmektedir. Bu durumlar kişinin hayat kalitesini olumsuz
etkilemektedir.
Yaygın anksiyete durumu; devamlı gerçekleşen ve aşırılık konusunda çok fazla hissedilen
endişe durumudur.
Obsesif kompulsif bozukluğu; kişinin takıntılı düşünceleri kişiyi bir türlü terk edemez ve bu
dürtülerin yarattığı durum kişide kaygı bozukluğuna neden olmaktadır.
Panik bozukluk; endişe durumunda, öncesinde veya sonrasında yaşanılan mental ve fiziksel
olarak zirveleşen korku, endişe durumudur.
Fobiler; korku ve endişe durumunun kişi ve kişinin hayatı üzerinde yarattığı olumsuz
etkileridir.
Travma sonrası yaşanan stres bozukluk; kişinin yaşadığı travmatik bir olaydan sonra tekrar o olayın tekrarlanmasından duyulan korku ve endişelerdir. Doğa olayları, yaşanılan kazalar,
şiddet gibi yaşanılan olayların kişiyi tekrar korku ve endişeye sürükler.
Sosyal kaygı bozukluğu; birey düşüncesel olarak toplumca dışlanacağını düşünür,
incelendiğini düşünür. Bunun sonucu olarak ise uzun süreli hayattan kopuşlar ve uzun süreli bir çekingenlik meydana gelir. Bunu yaşayan bireylerde ise sosyal ortamlara girme korkusu (sosyal fobi) meydana gelir.